''De ki: Ey kafirler yenileceksiniz ve cehenneme sürükleneceksiniz.''

20 SIR*

OSMANLI'YI CİHAN DEVLETİ YAPAN 20 SIR


1) Madde ve manada efendi olmaları: ''İslam'dan yüce şeref yoktur'' sözü gereğince görünürdeki efendiliğe manevi saadet de ilave olunup iki reislik ülkesinin maliki ve iki oluşumun sahibi olmalarıdır. Efrasyab (M.Ö. yaşamış Maveraünnehir hükümdarlarından Türk destan kahramanı olan Alp Er-Tunga'nın diğer adı), Tahmasb (Safevi şahlarından), Dara (Eski Fars hükümdarlarından) hükümdarlarından olmakla ileri gelenlerin gözünde düşük seviyededirler. İslamiyetle şereflendikten sonra dahi hafif yaradılışlı sapkınlardan olmayıp, Ehl-i sünnetten olduktan sonra da Hanefi mezhebinden olmuşlardır. 

2) Mekke ve Medine'nin hizmetçileri olmaları: Haremeyn-i Şerifeyn'in hamileri ve iki kutsal beldenin koruyucuları olmalardır. Yeryüzünde ne kadar ehl-i kıble varsa Mekke-Medine padişahına itaati farz ve edası gerekli borç bilirler.

3) Oğulun babasını geçmesi: Sultan Osman zamanından beri her gelen padişah babasının feth ettiği yere kendisi de nice ülkeler fethiyle ilavelerde bulunmuştur. 

4) Karaların ve denizlerin sultanı olmaları: Adem zamanından beri denize sahip olan sultanlar karaya, karaya sahip olan hakanlar ise denize sahip olamamışlardı. Ancak Osmanlı Devleti, bu yüce mutluluğa müyesser olmuştur. Hatta Sultan Süleyman Han Hazretleri, bu şerefe nail olduğunda mühürlerini bu ünvanla süslemişlerdi:

Şahi ki şeref şude ber-şer-i müstakim
Sultan-ı berr ü bahr Süleyman ibn Selim

(Doğru Şeriat üzerine şereflenmiş padişah/Karanın ve denizlerin sultanı Selim oğlu Süleyman).

5) Asker destekleyici olmaları: Leşker-perverlik, yani asker destekleyici olmaları. Adem'den beri muvazzaf 80 bin aylıklı kula sahip olup, her gün kapısında ulufe alan, bunca bin timar sahibinden başka, hiçbir tarihte bir devlette 30 bin aylıklı bulunmak müyesser olmamıştır. Özbekistan hükümdarı Abdullah HAN, 90 bin Tatar askerine sahipti.

6) İstanbul: İstanbul gibi eşşiz bir saltanat merkezine sahip olmaları.

7) Yedi iklime malik olmaları: Yemen birinci, Mekke ikinci, Mısır üçüncü, Halep dördüncü, İstanbul beşinci, Kefe altıncı, Budin yedinci iklimdir. Yedi iklime hakim olmalarının nişanesi olarak Osman Oğulları'nın sancağı da yedidir. Her iklmi göklerde yedi seyyareye tabi olup, her feleğin rengi farklıdır.

8) Şehirlerin imarı ve halkın serveti: Diğer İslam devletlerinin önemli padişahlarından hiçbiri böyle büyük ülkelere malik olmamıştır. Zira padişahların büyüklüğü böyle çok ülkeye sahip olmalarıyla ölçülür. Böylece Osmanlı ülkelerinin başlangıcı Yanıkkale, sonu ise Tebriz'dir. İkisi arasının mesafesi dört aylık yoldur.

9) Merkez olmaları: Yani ülkesinin milletlerin toplanma ve kavimlerin dalgalanma yeri olması. Hiçbir saltanat yoktur ki, başkentinde Hristiyan ve Musevi vs. gibi çeşitli milletler bulunmasın.

10) Şiir yazmları: Bu kutlu nesilden gelen bilgili padişahların tamamı ölçülü yaradılış sahibidir. Şiir güçleri de aynı şekilde, babadan oğula intikal etmiştir. Osman Gazi'den beri bütün padişahlar şair olup, nazım gücüne sahiptir.

11) Kahraman olmaları: Bütün övülen Hasletlerin en şereflisi olan şecaati, yüce Yaratıcı Osman oğullarına vermiştir. Padişahların hepsi cesur olup, bahadırlık yaratılışlarında ve cevherlerinde mevcuttur.

12) Yardım istememeleri: Her devirde bir yerde celali çıkıp meşru hükümdarı tahttan indirse, mahlı hükümdar, gidip civarında olan padişaha sığınırdı. Sasani hükümdarı Perviz'in babasının saltanatına Behram Çübin istila ettiğinde, Perviz, Doğu Roma imparatoruna sığınmış ve ondan yardım dilemişti. Hümayun Şah, kardeşi Kamran tarafınca tahttan indirilince Sultan Süleyman'a sığınmıştı.

13) Saltanat temizliği: Osmanlı sultanlarının ikbal ve iclalleri herhangi bir ayıp ve kusurdan azazedir. Bu hususta hiçbir korkuları yoktur. Eski devletlerde güven yoktu. Bir bey veya paşası güçlense, aniden ayaklanır ve itaatten çıkarılırdı. Cümle Acem padişahları, böyle oraya çıkmıştır.

14) Salgın hastalıklardan muaf olmaları: Osmanlı padişahları, vebadan güvendedirler. Allah'ın gizli sırlarındandır ki, insanlar arasında yaygın salgın hastalıklardan Osmanlı hükümdarları muaf olmuşlardır.

15) Hasep ve nesef şerefi: Zira cihan padişahının töresi, sultan neslinden olmayana itaat etmemektir. Kendi yeteneğiyle padişah da olsa, mutlaka saltanat soyundan bir padişahın namını tuğrasında belirtmek zorundadır. Saltanat tahtını yüceltmeye soyu yüce şahlar gibi hiçbir şey yoktur.

16) Şeriata bağlılıkları: Hiçbir devlette şeriata bağlılık, bu devletteki kadar güçlü olmamıştır. Osmanoğulları'nın bahtiyarlıklarının sebebi, Allah'ın Kitabına olan büyük saygılarıdır.

17) Edepli olmaları: Edep ilahi nurlardan öyle bir ışıktır ki, küfür ve günah karanlıklarını dağıtır. Osmanoğulları'nda olan edep ve vakar, hiçbir devlette görülmemiştir. En küçük bir hata hakkında bile, kimden gelirse gelsin mutlaka şeriat ölçülerine göre hüküm verilmesine özen gösterilmiştir. Bu da gösterir ki edep, kuvvetin kemalindedir.

18) Hazineyi çoğaltma ve arttırmaları: Bu devlette olan hazine, hiçbir hanedanda olmamıştır. Şah İsmail öldüğünde, sadece 60 bin akçesi kalmıştı. Velid Şam'da yaptırdığı ünlü camii için 400 sandık altın harcamıştı. Bunun gibi birçok giderlere rağmen, kapıkullarının ulufeleri ile serhat boylarının mutad gelirleri muntazaman gönderilmiş, hazine yine de dolu kalmıştı.

19) Etkili ve itaat edilen emir sahibi olmaları: Padişahların buyrukları üzerine buyruk gelmez, direk yerine getirilirdi.

20) Müsadere yapmamaları: Bu diyarda bir köyde bir güçlü Türk 100 yük akçeye malik olur. Ömür boyu rahatça tasarruf eder. Kimse ona müdahele edemez. 

*: Abdülkadir ÖZCAN'ın yazısıdır.
Sitenin resmi kurum ve kuruluşlarla bağlantısı yoktur.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol